İtikat Nedir?

İti­kad: Bir fik­re, bir inan­ca bağ­lan­ma; inan­ma. Bir din ve­ya mez­he­bin te­mel inanç de­ğer­le­ri. Al­lâh’a kal­bî bağ­lı­lık, ke­sin inan­ma; îman anlamlarına gelmektedir.

Mâlum olduğu üzere ilk nâzil olan âyetler tevhîde dâvet, öldükten sonra dirilme îman, mü’minleri cennetle müjdeleme, kâfirleri ve âsîleri cehennem ile inzâr gibi akîdevî hususlarda idi. Bu mevzûlarda muhtelif delillerle iknâ etmek sûretiyle insanların îmanlarını kuvvetlendirdikten sonra, muâmelâtla alâkalı hükümler

inmeye başladı. Çünkü insanlar bâtıl itikat ve alışkanlıklarına sıkı sıkıya bağlı oldukları için bunlardan vazgeçmeleri çok kolay değildi. Tedrîcîliğe riâyet etmeden, insanları kötü alışkanlıklardan arındırmaya çalışmak, nefrete ve uzaklaşmaya sebebiyet verebilirdi.


Mekkî âyetler, îman, ahlâk ve fikir cihetinden sıhhatli bir cemiyetin temellerini atmıştır. Bu âyetlerde ahlâkî emir ve hükümler yer almaktadır. Böylece mü’minlerin kuvvetli bir îmâna sâhip kılınmaları, sabır, sebat, azim, gayret gibi hasletlerle techîz edilmeleri, bâtıl itikat ve îtiyadlardan arınmaları hedeflenmiştir.


Tasavvufî terbiyede mühim bir usûl olan râbıta, bilhassa asırdan itibâren bâzıları tarafından, âdeta bir îman küfür meselesi hâline getirilerek şiddetle tenkit edilmiştir. Hâlbuki râbıta, daha önce de ifâde ettiğimiz üzere gâyet tabiî bir psikolojik vâkıadır. Bu şekilde anlaşılıp tatbik edilen bir râbıtanın, itikadı zedeleyecek hiçbir tarafı yoktur.

Bu hususta Ubeydullah Ahrâr Hazretleri şöyle buyurmuştur:

“…Kalbi mal-mülk gibi dünyevî şeylere bağlı olan ve bunları düşünen kişi kâfir olmuyor da, kalbi (kâmil) bir mü’mine bağlamak (ve ona muhabbet duymak), niçin küfre sebep olsun?”

Üstelik gönlü mânevî rehberlere bağlı olmayan insanların; “Tabiat boşluk kabul etmez.” hakîkati sebebiyle, yanlış örneklerin peşine takılmaları da kuvvetle muhtemeldir. Nitekim; “Hak ile meşgul olmayan kalbi, bâtıl işgâl eder.” denilmiştir.

Velhâsıl râbıta; mürîdin mürşidine duyduğu muhabbeti dâimâ gönlünde tâze tutarak onun sâlih amellerini ve güzel hâllerini taklide çalışmasından ibârettir. Zira sâlih zâtların sohbet ve irşadları kadar, muhabbetleri de tesirli ve faydalıdır…